danimarka etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
danimarka etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

18 Ocak 2010 Pazartesi

Eğitim şart



Beni uzen bir konuyu paylasmak istiyorum. Konu şu, "Avrupa'da yasayan Turklerin egitime gosterdikleri onem." Yoksa  onemsizlik ya da umursamazlik mi demeliydim?! Evet, aci ama gercek  Avrupa'da yasayan Turkler cocuklarini okula severek, isteyerek gondermiyorlar. Universiteye giden Turk sayisi cok az, yuksek lisans ve doktorayi hic soylemiyorum artik! Anne-babalar cocuklarini, kendi kebap ya da pizza salonlarinda  calistiracak bedava isci olarak goruyorlar. Halbuki burada, okumak isteyene cok guzel imkanlar sunuluyor "para yardimi, laboratuvarlar ve bilgisayarlar" bunlarin en basta gelenleri. Kendimizden ornek verecek olursam, Gokhan doktora ogrencisi. Okula geldigimiz(ben de onunla gitmistim) ilk gun masasinda kucuklu-buyuklu koliler, paketler vardi. Gokhan'a, masa ve uzerindekiler senin dediler biz de basladik acmaya :)  Laptop ve cantasi, LCD monitor-klavye-docking station(bkz.), kalem, silgi, atac, cetvel, delgec, vb. kirtasiye malzemeleri cikti kutulardan.
Danimarka'da yasayan Turk nufusu 56.000 civarinda. Gecen hafta "Turk dis hekimi var mi?" diye sorduk, "bu tarafta yok(bkz.Denmark Zealand)" cevabini aldik. Onlarca kebapci-pizzaci var, Danimarka'nin neresine giderseniz gidin yemek sıkıntısı hic cekmezsiniz. Ama dis hekimi, doktor, avukat, muhendis, vb. universite bitirme gerekliligi olan meslege sahip Turk bulmada sıkıntı cekersiniz. Alisverise gittigimde Turk gencleri goruyorum, halleri perişan!("perişan" kelimesini cok acmak istemiyorum). Hic mi duzgun, egitime onem veren aile yok diyeceksiniz, tabi ki var. Ama benim gordugum, gozlemledigim kadariyla sayilari fazla degil. 
2,5 yil Amerika'da yasadim, orada bircok Turk aileyle tanistim ve tanistigim bu ailelerden ornekler vermek istiyorum. Kiyaslama yapmaktan pek hoslanmam ama soylemeden gecemeyecegim. Amerika'da yasayan Turkler burada yasayanlarin tam aksine cocuklarinin egitimlerine cok onem veriyorlar. Hatta oturacaklari evi bile iyi okullarin oldugu bolgelerden seciyorlar. Ayrica cocuklarin okul disi aktivitelerine de cok onem veriyorlar. Bu ailelerin cocuklari hem bir spor daliyla ugrasiyorlar hem de bir muzik aleti caliyorlar, kendi istekleriyle kutuphaneye gidiyorlar.
Bu gozlemlerimi Amerika'daki arkadaslarimla da paylasmistim. Gecenlerde oradan cok sevdigim bir arkadas evlenip Almanya'ya yerlesti ve bana ilk soyledigi sey "Buşra haklıymışsın!"  oldu.
Amacim kimseyi uzmek, kirmak degil. Kesinlikle degil, buna hakkim da yok zaten! Amacim  ulke insanimizin kucuk hesaplar pesinde kosmak yerine, uzun vadeli ve kalici kazanclar saglamasi,  dunya'nin hicbir yerinde ikinci sinif vatandas konumuna dusmemesi, "egitim şart" demesi.

15 Ocak 2010 Cuma

Donuyoruzzz

Ne kadar soguk bir ulke! Kışın hava surekli eksilerde. -1 dereceyi gordugumuz zaman "iyi iyi bugun hava soguk degilmis" diyoruz, düşünün artik! Bu yazimda "burada pek kar yagmaz, yagsa da yerde kalmaz ayni gun erir" demistim, o gunden beri yerden kar hic kalkmadi :) Demekki neymis, oyle cok bilmis bilmis konusmamak lazimmis :) Dolayisiyla birkac kar fotografi koymak sart oldu.
 

 

Bu da evin penceresinden,


 

13 Ocak 2010 Çarşamba

işteee Danimarka gerçeği!

Siz bakmayin bloga ekledigim fotograflarin aydinlik, gunluk guneslik olduklarina. Kolay cekilmiyor o fotograflar. Işim cok zor coook! Buranin havasi genel itibariyle kapali, kasvetli ve yagmurludur. Yil boyu gunes cok az gorunur. Hele de kışın hic cekilmez. Cunku bu zamanlarda hava 08:30' da aydinlanir (buna aydinlanma denirse tabii), 15:40' ta da kararmaya baslar. Gun cok cok kisa yani. Burada uzun yillar yasamayi dusunmuyoruz. Bunun tek sebebi havanin surekli kapali olusu. Insanin ici sıkılıyor yahu! Yazin bile cogu zaman sirf bu yuzden canimiz evden disari cikmak istemiyor(bu arada yazin da ayri problemi var, hic gece olmuyor! Bu meseleyi de yazin anlatirim insallah). Bloga ekledigim fotograflari da soyle cekiyorum, bekleyerek ve aydinlik havanin yolunu gozleyerek! Bunun icin bazen 3, bazen 4 gun beklemem gerekiyor Eger hava istedigim gibi aydinliksa, farkli konularla ilgili fotograflari ayni gun cekip bilgisayara kaydediyorum  :)  Ama bugun boyle yapmadim, bugun size Danimarka'nin gercek yuzunu gostermek istiyorum :) Karsinizda kasvetli Danimarka :)  


 
 

Otobus ve tren duraklarinda durak ismi, zone haritasi ve otobusun-trenin hafta ici-hafta sonu gecis saatleri var(asagidaki resmi tiklarsaniz daha yakindan bakabilirsiniz). "Zone" meselesinden biraz bahsedeyim. Danimarka zone'lara yani bolgelere ayrilmis. Haritada her bolge farkli bir renkle gosteriliyor. Bolge dediysem oyle uzak mesafeler degil yani. Zaten Danimarka findik kadar bir yer :) Semt ifadesi daha uygun olacak sanirim :) Ornegin, Lyngby (Lünbüy diye okunuyor) semtinden otobuse veya terene bindiniz 1 klip basiyorsunuz tabi ayni semt sinirlari icerisinde yolculuk yapmak sartiyla. Baska bir semte gececekseniz  2 klip, daha sonraki semte 3, vb. sekilde uzayip gidiyor. Uzun lafin kisasi, otobuse-trene binmeden once zone haritasindan gideceginiz yer icin kac klip basmaniz gerektigine bakiyorsunuz, kac gerekiyorsa basip oyle biniyorsunuz.




1 klip, 2 klip falan dedim ama nedir bu "klip"? Klip'i bilet olarak dusunebilirsiniz. Biletler 10'arlik klipler halinde satilir. Burada "bilet atma" yok, "bilet basma" var :) Ayni semt sinirlari dahilinde kullandigim "2 zoner 10 klip" im asagida. Bu arada biletim bitmek uzere 2 klip'im kalmis! :)



Heryerde, herkeste bisiklet var. Duz bir memleket oldugu icin bisiklet cok yaygin. Tum yollari da zaten ona gore ayarlamislar yani bisiklet yolu ve bisiklet icin park yerleri var heryerde. Benim de bisikletim var, sepetli cok sirin :) onun da fotosunu koyarim bir gun. Asagidaki foto, bisiklet park yerine ait. Bu park yerlerinde her bisiklet icin  birbirine yakin iki halka var, bisikletin ön tekerlegini iki halkanin arasina sokuyorsun boylece bisiklet yamulmadan ayakta durabiliyor.(fotografin uzerini tiklarsaniz daha yakindan gorebilirsiniz).



Son olarak taksilerden bahsetmek istiyorum. Burada şahsi taksi yok, ne kadar guzel degil mi? Taksilerin bagli oldugu şirketler var. Boylece musteri kapma yarişi, kavgasi, kazasi olmuyor. Yol kenarlarinda taksilerin beklemeleri icin ayrilan yerler var. Taksiler kendileri icin ayrilmis bu yollarda sira sira diziliyorlar, taksiye binecek olan kisi, en onde duran taksiye biniyor. Asagidaki resimde bekleyen taksileri goruyorsunuz. Fotografin sag alt kosesine dogru bakarsaniz yerde bir "TA" yazisi var, tam cikmamista "taxi" yaziyor orada.



8 Ocak 2010 Cuma

Open Air Museum

Gokhan doktora yapiyor. Universitenin guzelligi, yalnizca ogrencilerini degil ogrencilerinin eslerini de dusunmesi. Gectigimiz yaz universite tarafindan "spouse meeting" adi altinda tanisma, kaynasma, gezme-tozma aktivitesi baslatilmisti. Bir yer ve zaman belirleyip doktora ogrencilerinin esleri olarak  birkac hafta biraraya geldik. Asagidaki fotograflar da yaptigimiz muze gezisinden kalma. Muze eski Danimarka yasantisini anlatiyor.
Eveet, ilk olarak dikis makinasiyla baslayalim :)



Evleri cok guzel!


 
Yattiklari yer cok ilginc. Soguk bir ulke oldugu icin mi boyle bir cozum bulmuslar bilemiyorum ama üç tarafi kapali olan gömme yataklar vardi. Iste fotosu;



kap kacaklar,





ahirlar ve at arabalari,


 

yel degirmeni,



ve son olarakta o guzel giysileri :)


27 Aralık 2009 Pazar

50. Evlilik Yil Donumu Kutlamasi






Sonbaharda, bir pazar sabahi disardan gelen sarki sesleriyle yataktan kalkip pencereye kostuk. Site girisinde bir grup toplanmis hep bir agizdan sarkilar soyluyorlardi. Merakla izlemeye devam ettik. Kisa bir sure sonra sarkilar bitti ve tebrik fasli basladi. Sarki soyleyen grup, yasli bir cifti tebrik edip gittiler.
Daha sonra ogrendik ki, bu minik kutlama burada bir gelenek haline gelmis "50. Evlilik Yil Donumu Kutlamasi" adi altinda.
Fotograflarda, kutlamadan geriye kalanlar :)

10 Aralık 2009 Perşembe

T.C. Kopenhag Buyukelciligi



 11 ay kadar onceydi pasaport uzatma islemleri icin konsolosluga gitmistim ve ertesi gun asagidaki mektubu Konsolosluga ve Buyukelcilige gondermistim.
         Turkiye Cumhuriyeti vatandasiyim ve ulkemi cok seviyorum. 2 yil 3 ay Amerika’da yasadim, 15.12.2008 tarihinden itibarende Danimarka’da yasiyorum. Bu mektubu yazmamin sebebi, ulke insanimizi suclamak ve asagilamak degil;  gozden kacan, onem arzeden durumlari bildirmek ve hatirlatmak. Cunku, batili insanlar kaliteli, duzenli ve sistemli bir hayati bizden daha fazla haketmiyorlar. Batili bir insanin zamani benim zamanimdan daha degerli degil. Guleryuzlulugu batili birinden daha az haketmiyorum. Ben sadece ulkemin tum kurumlarinda kaliteli, sistemli bir calisma ortami ve guleryuzlu insanlar gormek istiyorum. Bu sebeple de size, Turk Konsoloslugu’nda gecirdigim iki saati ve izlenimlerimi aktarmak istedim. 
Danimarka’da pasaport uzatma islemi icin gittigim Turk Konsoloslugu’nda gecirdigim iki saat ve izlenimlerim:
          Pasaport uzatma islemi icin 12.01.09’da saat 12:00’da konsoloslukta randevum vardi. Randevum oldugu icin her ihtimale karsi 10 dakika once orada olmak istedim, saat tam 11:50’de konsolosluktaydim. Giristeki gorevli deftere gerekli bilgileri kaydedip beni bekleme salonuna aldi. Ozur dileyerek soyluyorum, kendimi kahveye gidip oturmus gibi hissettim. Cunku, icerisi karanlik ve havasiz, duvarlar ve kapilar kirli,  sandalyeler gayet ozensiz bir sekilde bekleme salonunun 3 duvarina yanyana dizilmis, masalar da yine ozensiz ve orantisiz bir sekilde serpistirilmisti, zaten 4-5 tane masa vardi. Ayrica masalarin uzerleri kirli ve cizik icindeydi. Oturdugum masanin uzerinde yarim birakilmis bir icecek vardi ve 15 dakika boyunca herhangi bir gorevli onu cope atmadi.  15 dakikadan sonra da beni konsolosluk islemlerinin yapildigi yere aldilar. O icecek benden once ne kadar zamandir orda duruyordu ve benden sonra daha ne kadar orada kaldi onu bilemiyorum. Bekleme salonunda bir de (yine ozur dileyerek soyluyorum ayni kahvelerde bulunan) duvarin yukarisinda kafese benzer bir seyin icine konmus, eski ve boyutu sanirim 37 ekran olan bir televizyon vardi.  Duvarlarin birinde uzerinde konsolosluk islemleriyle ilgili bilgiler iceren bir pano, diger iki duvarda da Turkiye’yi tanitan(!), yine gayet ozensiz secilmis, soluk duran, kucuk boy toplam dort adet resim vardi! ayrica tuvalette sabun yoktu! Hayal kirikligina ugradim ve icimden “Danimarkali olsam Turk Konsoluslugunu gelip gordukten sonra Turkiye’ye gitmekten vazgecerdim!” dedim.
          Saat 12:05’te beni islem yapilan yere aldilar. Bu kez de kendimi eski bir PTT subesi’ne girmis gibi hissettim. Cunku dekor eski bir PTT subesini andiriyordu. Calisanlarin da yuzleri asikti; tipki Turkiye’deki devlet dairelerinde calisanlar gibi gulmuyorlardi. Iceride sira vardi, ben de siraya gectim. Fakat bir taraftan da “benim randevum var, bu sirada beklemeli miyim yoksa gorevlinin yanina mi gitmeliyim; su onumde duran beye bi sorsam mi acaba?” diye dusundum. Sonra anladim ki, 12:00’da olan randevumun bir ehemmiyeti yokmus! Kimseye bir sey sormadan sirada beklemeye devam ettim. O gun biraz rahatsizdim ve konsolusluga gelirken hava soguktu, cok usumustum. Konsoloslukta yarim saat ayakta sirada bekledim ama hem yarim saat ayakta beklemenin  hem rahatsizligin hem de usumenin etkisiyle biraz fenalastim ayakta bekleyecek halim kalmamisti, az ilerdeki sandalyelere gecip oturdum. Ben oturduktan sonra bir kisi geldi once siraya gecti sonra da gorevlinin yanina gidip “ben randevuyla geldim, bu sirayi bekleyecek miyim?” diye sordu, gorevli de”siraya gececeksiniz” dedi. Caresiz siraya gecti ama ben fenalasip oturdugum ve konusacak halim de olmadigi icin benim sirama gecip beklemeye basladi. Saat 12:45’te onumde bekleyen beye sira gelince ayaga kalkip, sirama gecen bayana durumu izah etmeye basladim; “hanimefendi, ben bu beyin arkasindaydim,suraya gecip oturmustum…….”.  Halbuki numara sistemi  (genelde bankalarda olan, numara alip beklenen sistem)  olsaydi  yarim saat ayakta beklemek zorunda kalmayacak, fenalasmayacaktim; benden sonra gelen bayan benim sirama gecmeyecekti, ben de sira bana geldiginde bayana aciklama yapmak zorunda kalmayacaktim. Nihayet 13:00’a dogru bana sira geldi! Konsoloslukta isim bittiginde saat ikiyi biraz geciyordu.
          Aksam esimle, T.C. Kopenhag Buyukelciligi’nin internet sitesine baktik turkce ve ingilizce olmak uzere iki dil secenegi vardi ama danca dil secenegi yoktu, ayrica Buyukelciligimizin internet sayfasi da kotu hazirlanmis.
            Sonuc olarak, dunyanin her yerinde ulkemizi temsil eden konsolosluklarimizin gorsel acidan guzel ve temiz gorunmelerini; daha sistemli, kaliteli ve hizli bir hizmet sunmalarini; tum calisanlarin guleryuzlu olmalarini istiyorum. Bu gibi degisikliklerin ulkemize gelen turist sayisini olumlu yonde etkileyecegini dusunuyorum.
Saygilarimla,
Busra Sen